21.04.2011


*

Hayata dair ne varsa yanı başımızda, görmek yahut görmemezlikten gelmek,  bütün mesele.  

Sene 1994 dü, Özge ile beraber yatağımın üzerinde oturup, "şu sınavı bir kazanalım, her şey nasıl netleşecek" şeklinde konuşmalar yapıyorduk. Yıl 2011 aradan uzunca zaman geçti, pek çok şey yaşandı lakin bende hala aynı hisse gark olma durumu vuku bulmakta. Çoğu insan için hayat kriterleri var, üniversite, mezuniyet, garantili iş,  evlilik, çocuk,araba, ev, vs. normalleşmeye çalışan hayatında, kendin için istediğin, didindiğin başka ne olabilirin ötesinde olmayan pek çok şey gibi, durup da, düşünmeye fırsat bulduğunda, işin zorlaşıyor. 

Dün bir cenaze vardı, 17 yaşında birinin cenazesi, sonra kardeşim aklıma geldi, o da 22 yaşındaydı öldüğünde, pek çok beklentileri, planları, heyecanları, aşkları, sorunları, yetemeyen parası, Beşiktaş ın derbi maçları, büyük adam olma telaşı, o kadar çok şeyi vardı ki, şimdi ne kaldı, hiçbir şey. Her şeyi bu kadar büyütmeye gerek yok diyorum her seferinde, her seferinde diyorum ki, manası kalmayacak bir zaman sonra bunca şeyin, o halde ne gerek var bu kadar manasız sızıya, lakin geçmiyor içimin sıkıntısı, çok anlamsızca geliyor zaman doldurmak, kimileri gibi hedefimde olmayan şeyler yüzündendir belki de, onca çaba, onca hırs yoksunu olduğumdan mıdır? 

İnsan ne için yaşar ki, bunu anlamak ne kadar zor. 

Hayat, güzel cümleler kurup da, egomuzu titretecek kadar adil davranmıyor kimseye, o zaman komik bir çabaya dönüşmüyor mu her şey, sefilliği ve manasızlığı da kredi ekstrende ki puan birikimin gibi. 

Düşündüğümde, gerçekten ne istediğimi bile bulamıyorum. 



.

Hiç yorum yok: