3.01.2011





*


yeni yıla yüklediğin tüm sorumluluğun, ilk iş gününde geçebiliyor olması ne acı değil mi?
otuz üç olacağım oysa gel gör ki; içimde bitmek, tükenmek bilmeyen bir umut fakat dünya aynı dünya; iş aynı iş, human aynı human, tost aynı tost, mide aynı mide, kedi aynı kedi, 



Vega Ankara dinliyorum ki içleneyim, Pazartesi ye yaraşır bir içli köfte olamayışım ise "soğukta içli köfte mi olur mantığı", bilinç altı yani... Bilincimin üstü ise havalardan dolayı azıcık üşütmüş. Karın yağışını sadece cam kürelerden seviyor olmam da hoş sayılabilir, çeviriyorsun ve yağıyor işte, melek karla kaplanıyor, biz mutlu oluyoruz, sonra geçiyor bu hisler. Şarkı dinlerken ki duygu bütünlüğünü yakalamam ve şarkı bitiminde hepsinin bitiyor olması da ayrı güzel be dostlar. İçlenecek şarkılar, özlenecek şarkılar, sevilesi şarkılar, höykürünecek şarkılar ve niceleri adı altında yaptığım track listelerin bu kadar başarılı olması anlık duygu sapmalarına izin vermelerinden sadece...


Yeni yıl ve ben hala aynıyım, biliyorum hepimiz için kötü ama hiçbir şey sonsuza kadar böyle sürmez gerçekliği hala cebimde... 

Şimdi şakır şakır yağmur yağsa, iliğimize kadar ıslanırken saçak altı arasak sonra soğuk soğuk baksak bir birimize,  sonrasını filmlerden de hatırladığımız pek çok şey, neyse işte... gereksizdi zaten nokta


.




Hiç yorum yok: