10.01.2011



*

aklım sürekli karışık elbette...
olmuş şeylere sebepler aramamak nasıl güzel bir insani eylemdir bilemezsin. 

aklım parçalı, bulutlu...
bazı zaman hatırladığım şeyleri yaşadım mı, uydurdum mu, ben de bilemiyorum. Çok kararsızım.

Geçen yıllarda ortalığı kasıp, kavuran yer çekimi kanun tasarısı meclisten geçmemiş miydi yahu? İstiyorsun, olmuyor, çünkü gönülden isteyeceksin, e kıçımdan mı istiyorum, istiyorum işte, ne kafa bulandırıyorsunuz ki, bazı arkadaşlar biliyorum, o kadar çok karıştırmışlar ki kafalarını, çözmek için benim kafama ediyorlar. Ne gerek onca mucizeye değil mi?

Mecit Efendi nin şampuanlarını kullanmak gerek, saçlarım rapunzel saçı gibi, tek eksiğim bir kule ve o kuleyi bulacak az şapşal prens. 

Bir yanda Tuna Nehri nin kızıl çamuru, diğer yanda sel baskınları, aşağılarda açlık, kuraklık, savaş...  ölen kuşlar, balıklar. hiçbir şey bilmediğimizin farkındasınız değil mi? Maaşı beklerken yahut diziler gösterime girerken, misal dünya infilak etmiş hepimiz niyazi.... 

Düşününce ne saçmalıyor lan bu insanlık diyorum, sonra sadece ben saçmalıyorum. Çocuk dünyaya getirmektense, kimsesiz çocukları neden evlat edinmez ki insanlar, sanırım uzuncadır bunu düşünüyorum. Bir çocuk evlat edinebilmek için ne yapmam gerek?


.

Hiç yorum yok: