19.01.2011



*

Çok eskilerde sırlarının öğrenilmesini istemeyen insanlar, bir dağa çıkarlarmış, bir ağacın kovuğunu oyup, sırlarını söyleyip, sonra da çamurla oydukları yeri kapatırlarmış ve sırlarına kimse erişemezmiş. İnsanın sırlarının olması şa'ane bir şey bence bilog, ağaç kovuğuna bile söylemem ki sırlarımı, ben birkiüç tıp derim, bütün sırlarım benim olur. 


Black Swan ı izledim, Natalie nin sessiz, suskun halleri muhteşemdi, sanki bir yerden sonra hız kazanacak yahut yükselecek gibiydi ki film ama olmadı, Nİna nın paronayalarını güzel aktarmış  Darren abimiz lakin diğer filmlerinin yanında ne bileyim işte sönük gibiydi ama yine de son zamanlarda ki filmlerle karşılaştırdığında keyifliydi. 


Onun haricinde zaman aynı seyrinde ilerliyor, yine isteklerimiz var, yine mucizelerin gerçekleşeceği umutlar yastık altlarında, bla bla...  İçimden hiçbir şey gelmiyor, kızıp, kızıp oturuyorum, artık hiçbir şeye kızmak istemiyorum. Tuhaf döngüseller anlayacağın, bir kaç iyi adam var ve bir kaç iyi kadınlar var bunlar yeter şimdilerde... 

Ders çalışmam gerek, az saçlarımı kestirdim, saçlarımda yıldızlar var, zaman geçtikçe içimde bir yerler eziliyor, yorgunluktan mı diyorum lakin yaş ile ilintili olabilir diyorum, kestiremiyorum. Aklımdan ne geçerse geçsin bunları uzuvlarıma yansıt mamam gerektiğini çok önceleri öğrenmiştik değil mi?


Anlatmak istediğim hiçbir şey yok işte, mutlu olduğum şeyler haricinde bildiğin dutluk. 


.





Hiç yorum yok: