24.10.2010




*

uydurukçuluğum üzerimde, titrek bir geceydi, hani istekleri olur ya insanın; hani bir diğerine söylemek istemezsin çoğu zaman, bu hak görmemektir ziyadesiyle yahut hep kötünün karşılayacağını bildiğin kapı ardı yalnızlıklara örnek de oluşturabilir, henüz bilmiyoruz, bilmek istemiyoruz, hemen vazgeçiyoruz, "öyle bir sen ol ki, dedim; sensiz kaldığımda, piç gibi hissedeyim kendimi" neresinden ne anladı anlayamasam da, anladığı kadarıyla yaşattığını biliyorum beni hücrelerinde, çünkü benim içimde ki varlığı da benim anlamlandırdığım yerde bulduğu hayat kadar.  Olabildiğince seviyoruz herkesi, dahasını istemeden, sızlanmadan, usulca...


Sonra istedim ki;
vapura binelim, martıları sayalım gözlerimiz kapalı, ben sayar gibi yapayım, 
sen beni izle, ben martıları, 
sen bana sarıl, ben gülümsemene, 
sen gülümse, ben düşeyim dudaklarının arasından,
nefes alalım, hiç bitmeyelim
sen telaşsız hallerine beni ekle, ben sana sarılayım,
doymayayım
daha da acıkayım...

aşk kokuyorum, tek kişilik yalnızlıklarıma denk, rengarenk. 
Bilemediğimiz dönemlerdeyiz, bekleriz. 

.



Hiç yorum yok: