26.10.2010




*


nasıl yağmur yağıyor, içime içime ıslanıyorum sanki. Tuhafım, tuhaftan da öteyim, kafam karman, çorman esasen bu kadar karışmış olmasına da gerek yok zaten de, kafamı kurcalıyor işte... Soğuyorum, toparlayamıyorum, düşünmemeye çalışıyorum, elimde değil. 


üşengeç zamanlar yine, yeni teknoloji harikalarım var, uzun zamandır ötelediklerimi temin ettim, aklımda hep bir yeni dslr, nasıl sonlanacak ki bu? bitmiyor ki tüketme ihtiyacı ve yeniden yaratılıyor, uf. ne sıkıcı bilog. fotoğrafın içinde akciğer kanseri riski taşıyan bebeler var, çok hoşlaşıyorum lan lendilerinden, sigaraya başlayasım, Tenebaums ailesinde ki G.Patrow abla gibi olmak istiyorum. negzel filmdi lan, canım çekti bak. 

Bu havada J.S. Bach dinlemek gibisi yok, feci uyku getiriyor, hücrelerde bir gevşeme, gerisin geri gelirken, gidenleri düşünmek yahut giderken kendimi düşünmek kadar keyiflisi yok. Şu da olsa, bu da olsaydı demediğim bir gün yok sanırım bu geçebilen bir şey değil benim bünyem için, sürekli toplamaya çalışılan kıçın yanında, sürekli yapılan parasal aktiviteler de cabası, bakalım bunun da bir sonu olmalı değil mi?

Seni olduğun gibi seviyordum ama nesin anlayamamış gibiyim, e olduğuncaya kadar seviyorum, oraya kadar bir zaman verisi girmek gerekliymiş, o da olmuyor ne yapmak gerekiyor bilemiyorum, kafamın seninle olna kısmı karman, çorman oldu... 

Banu G.Kore ye ne bok yemeye gidecek diye düşünürken, benim de canım gitmek istedi, sonra yavrulaması gerektiği kanaatinde birleşip, kırmızı hudutsal hayatlarımıza devam edeceğimiz gerçeği yüzümüze akşam güneşi gibi vurmaya başladığında, ben çoktan başka hayallere yelken açmıştım. Şu 2011 yılında heyecanla ve merala beklediğim şeyler yok değil, göreceğiz cicim.

Babam arabamın aynasına ördekten bozma, rakundan kaçma bir şey asıvermiş, bu ne ki derken elimi uzatmamla tek ayakcağızının elimde kalması bir oluverdi, sonra diğer ayağını ben koparmak zorunda kaldım, derken kolları da yakışmadı, şimdi sadece kafa olarak, aynada asılı duruyor, hani o kadar çirkin ki, babamın hassaslığının yanında bunun sözü bile edilemez, civcivcağız kan kaybedene kadar, orada asılı kalacaki gagası bile çok kötü ya.


Kosinski okuyunuz, okutturunuz, ihmal etmeyelim.


.

Hiç yorum yok: