11.08.2010




*


sabah çokzel uyanmıştım esasen lakin şimdi tutuk gibiyim, biri bir ucumdan tutup, çekiştiriyor ben de rutine bağlanmış işleri halletmeye çalışıyor gibi, böyle aidiyet kavramı ruhumla, bedenimden muaf bir hayat sürüyormuş, sürdürüyormuş, sürdürülebilirmiş gibi.

Saçlarımı kestirmiştim, şimdilerde kendimi paçalı tavuklar gibi hissediyorum, öf. Dün İlknurun panel yürütücülüğü görevi vardı, ulan insan dediğin bir başarılar diler değil mi? Yok ben illa mallar imparatorluğunda kralın yapmış olduğu mallıklardan bahsedeceğim. Bu mevsimde çekilmeyen ne varsa bir de üzerine ramazanı eklemeliyiz... 


Sabahın köründe yola çıksak saat 11 vapuruna yetişmeden önce Geyikli civarlarında güzel fotoğraflar çeksek, sonra ver elini ada rüzgarı, rüzgarın gülleri, heyecan yaptım, sonrasında Kilitbahir den geçip, sahil yolundan Saros a uzansak, o da elimizi tutar mı ki? Bozcaada da pek çok şarap içmek istiyorum. Yol güzergahı hemen hemen hazır gibi de konaklamayı doğaçlamaya bırakalım diyorum yoksa yetişmek bir yerlere çok sıkıntı oluyor. 

Esasen eski Edirne yolundan gitmek istiyor gönlüm lakin çok uzak şimdilerde, bakalım. 


.







Hiç yorum yok: