19.06.2010




*

elbette sebepsiz yere çalmıyor mutluluk çanlarım çanların çanları lalalalalaa.

Sıcağın, nemin ve rüzgarın eşleştiği bu Haziran a yakışır günde annem İzmit yolcusu, ben çalışkanım. Bilemediğimiz günlere havanın tuhaflıklarıyla eşlik ediyor olması, katlanabilirlik derecemizi ölçmekte. Katlanamadıklarım ise cümle aralarına sıkıştırılmış tuhaf kelimeler sadece, önemsemiyoruz, önemsemeyin sizde.

Onun harici halen daha boktan bir hayat, esas boktanlığı cidden her yerde bu kadar travma yaratacak tuhaflıklar silsilesi iz sürerken, halen daha iş sıkıntısı, parasızlık, vs... gibi oluşturulmuş kişinin kendi bunalıımlarıyla boy ölçüşemiyor olması, hayat denen şey bu olmamalı, bu atmosferin altında nefes alıyor olmak bazen çok zavallıcaymış gibi hissettiriyor, size olmuyor mu? Dünya üzerinde ki onca şey size de ağır gelmiyor mu? Taksitleri ödeyebilmek için çalışmak ise en kolayı gibi görünüyor göze, buna mahkum edilmek ise her sıradan dünya vatandaşının doğduğunda hak ettiği ölüm bileti gibi.... 


Az önce aklımda bir şey vardı, unuttum.Gün içerisinde en savunmasız anında seni boğazından yakalayan iki eli içimizin sıkıntısı olarak da adlandırabiliyor olmamız, sadece cümle oluşturabilmemiz ile ilgili, bir bok yokmuş gibi üzerini örtüp yaşamaya devam etmek ise salaklığının, güçlülükle nitelendirilmesi, unutabiliyor olmak ise sana sunulmuş bir mucize, bokunu çıkarana kadar kullanmamanızı tavsiye eder, iyi günler dileriz.


Bugünlerde tek yapabildiğim otomatik hayat akışının getirisi işleri yapmak, uyumak, bi kaç bir şey daha, ne düşünmek istiyorum, ne de başka şeyler, tahammülüm azalıyor gibi, hani söylemek istediklerimden hiç bahsetmiyorum, kızgınlıklarım, kırılganlıklarım, aldanışlarım, hepsi anlamsızlaşıyor, sonrasında anlamları boş içsel serzenişlere ve gerisi hiçe dönüşüyor. Şimdilerde tek hayal kırıklığımsın, evet üzerine alınabilirsin.


.


Hiç yorum yok: