13.11.2009





*

Hayat bazen nasıl gereksiz, vıcık ve kılçık. Düne dair tek hissettiğim hiçliğimdi. Gerisi kocaman bir boşluk, sonra Derya ile oturduk Sera Cafe diye bir yerde, açık diye sigara içilebiliyormuş, açık diye yağmur da alıyormuş, kıç kadar eteğimle sigara içilebilen ve yağmur alan bir yerlerde oturup, hayatın özetini geçtik sanki, daha da üşüttüm, sigara da içmeye çalıştım, bir de o iğrenç ekşi neskafelerden içmeye çalıştım, midem bulandı, bir sigara daha yaktım, sonra o anlattı, sonra ben, sonra o, yine o, ben gülümsedim, on yıldır sadece zaman geçmiş, hala aynı şeylerden bahsediyor oluşumuz da ayrı bir eşeklik konusu sanırım. Kendisiyle ilgili düşünceleri var, seneye bu zamanları kapsayan kararları ve sıcak içtenliği var. Benimse neyim olduğunu bile bilmiyorum. Sadece kendim olmak yetmiyor sanırım, bundan tuhaf, acayip şeyler yapıyorum. Tek bildiğim, hiç kimseyi istemediğim, hele ki ne olacağını bilmediğim şeyler için neyin sabrını ve fedakarlığını yaptığımı bile bilemeden nasıl salak şeylere sürüklüyorum kendimi. Yorgunum.

Gece hiçbir bok yapmadım, film de izlemedim, kitap da okumadım, sadece uyudum.

Şimdi neremden yemeye başlasam, salaklığıma doyarım sizce?

.

Hiç yorum yok: