28.11.2008

123

Birkiüç



Yoruldum bilog.
Yorgunum. Sadece yorgun. Hani şu an bırakıp her şeyi de; uyumak kadar yorgun. Uyumaya bile yorgun gibi. Çıkamadığımda uzanan eli tutamayacak gibi. O kadar yorgun ki…

Şimdi her şeyi bırakıyor gibi, bırakıyorum gibi. Her şeyi kutulara koyup, yukarılara kaldırmak gibi, anlatamayacak gibi, kendimden öte, kendimden içe, hep “daha” sını istemeye yorgun gibi. İstemiyorum bilog, en ufak bir isteğim yok. Böyle iyi gibi, hep bir diğeri yorar gibi. Yoracak gibi, yorgunum sadece, gözlerimi kapamaya bile yorgun gibi. Şimdi buradan kalkıp da, yatağa uzanmaya, gecenin koynunda ki mışıllar bile yorgun gibi, bu geceye mi ait, bilemiyorum. Sadece yorgunum gibi. Yarın geçer mi bilemiyorum. Sen yorulduğunda, ben ölüyorum gibi.

İyi geceler bilog.
Bitiyorum gibi.

Yangında içeride bırakılacak demirbaşmışım gibi.
Kendini dinlemeyi bırakmış, dinleyecek gram musikisi yok gibi…

Yarın umut taşıyormuş da lakin yarın çok uzak gibi...

şimdi üflüyorum geceye, üşüyor gibi. tekil yalnızlıkların çoğullara eşlik etmesi gibi, bir nefes uzağım, hiç gelemeyecek gibi, sanki yarın uyansam, zaman kaybolacak gibi, biz içinde mutlu olacak gibi, kocaman yalanlar içinde, umut edip, sana tutunuyor gibi, nebleyim, bütün imla denetimlerim, kapalı gibi belki de hiç yokmuşum gibi, matrix ulan be derken Okan Bayülgen'i hatırlıyormuşum gibi, sanki sen bir adım ötemde, aramız yedi kıta gibi, sanki sen uzansam dokunacağım yıldızlar gibi, lakin hep görüpte, ulaşamamak gibi, lakin ben yarın uyanmayacakmışım gibi, lakin ben uyumak isteyip de uyuyamıyormuşum gibi, lakin çok ağır bir yorgunluktan, tüy gibi uçuşan bir ruha terfi edecekmişim gibi; lakin yarın ola da hayrola; lakin ben bugün neden bu kadar yoruldum bilog. Aynı denizde batan sandalı kaçıncıya çıkarmışım gibi. Ne kadar küçükmüşüm de uzaktan bakıp da görememişim gibi, daha çok uzatacakmışım gibi, sırf kalkmamak için şu meretin başından, sabaha kadar yazacak gibi.

Çok yorgunum.

Kendimi atamayacak gibi...


1 yorum:

anginapektoris dedi ki...

otobus ve mınibüslerde işlerine gitmeye calısan, evlerinde hala kazanda ısıtılan suyla haftada bir yıkanma olanagı bulan insanların içlerine işleyen yoksulluk ve de yoksunluk kokusu...
Denizden, topraktan, camın ötesinden, deniz aynı deniz, toprak aynı toprak, cam aynı çerçevede..hatırlatmak istedim...

Bil ki yeniden başlar her şey.. sanmıyorum sanmıyorum sanmıyorum sanmıyorum
hehe:)