20.09.2008

25

*

Hımmm


Ayın on dokuzunu yaşadığımı hatırlamıyorum, günlük. Bak burada da hiçbir belge niteliğinde bildiri yok. Neyse, geçelim yirmisine...


Şimdi bak diyor mesela, ne kadar ışıklıyım bu fotoğrafımda diyor, bulup, gönderiyor. Yanında iki kişi alan derinliğinde kalmış bir adam var sanırım arkada blura karışmış da olabilir, hatırlamıyorum.

Neyse, kısaca; keşke hep böyle olsam diyor. Olma diyebiliyorum, olmasan ya! Olma e mi? Olma! Ölürüm belki her gün yanında, sende pişman olursun, bu kadar güzel baktığına. Mihihihi(yapmacıksız, sahici gülüşüm ki)


Hani demek isterdim ki bilog, tutunamadığında, tutayım; tutunamadığımda, tut.


Diyemedim.


Bu akşam 23 pencere kenarı, 24 koridor kenarı ki hiç sevmem, Orhan Enişte nin kesin kez talimatı, fotoğraf makinesini de getirsin, hatta biletini ben alayım. Mihihihi. 24 koridor Canan Canon d350 23 pencere Asuman Ünsal 1, sağ ol enişte.


Gece yolculuklarını ve bir kadının tiz haykırışını hiç sevmiyorum. Bu gece gelirken, gece değilmiş gibi, geleceğim. Kuzey ülkelerinden birinde yaşadığımı düşünüp, yılın yarısını kaplayan karanlık bir gündüzde seyahat ettiğimi düşünüp, sevineceğim. Ve tiz sesli bir kadınla konuşurken, içimden seni geçireceğim.


Ayaklarım üşüyor, ve ben ayaklarım üşüyünce uyuyamıyorum. Ve ben İstanbul'a kafamda bulutlar, elimde seller, popomda üşümeler, üzerimde yağmurluk, heyecanımda sen, özlemimde Banu, Nazan ve Orhan, aklımda sanrılarımla gidiyorum. Havaya bak, inanamıyor gibi yapıp, yaşamak zorunda kalıyorum.




1 yorum:

Umit Demir dedi ki...

nerden buldumsa bulup, neme lazımsa okuyup, neden neden demeden beğenip ve neye hacetse bunu zatınıza ifşa edip seherin nurlu bir vaktinde 0'ı 1 yapma derdine düşmüşüm...

hayrolsun günlüğünüz,
hayrolsun ömrünüz

saygılar,