18.09.2008

23

*
Saat, bu saat olmuş, gr uyku yok. Bu saatte feyspukta kim var ki diyerek, merak içinde açıyorum, bi Asuman Ünsal varmış, o da benim gibi hiç uyumuyor, biliyorum.

İş kötüydü bugün, saçma sapan işler hep bu dar zamanları bekliyor gibi, özellikle bekliyorlar. Akıllandım, öğrendim artık.
Bir kere bir şey demiştim ya hani dışarıdan faşist olup da, içinde yaşadığın savaşlarda esir alınmış gibisin, diye günlükçüm, şu sıralar...

Buket Uzuner’in yeni kitabı çıkmış, yabancı mecmua gibi, duruyor, hem küçük, hem de anlamsızca kalın, Arda ve Tuna’yı hatırladım, Arda’nın atladığında çıkan tak sesi hala kulağımda gibi, Mabel sakızları; Arap mı, çingene mi belli olmayan, kocaman küpeli kadına un bulanmış sert sakız.

Küçükken, her yaz memlekete giderdik, keyifli tren yolculukları olurdu, çok eğlenceliydi, gara indiğinde kulaklarındaki uğultu bir türlü geçmez. Demir tadını andıran is ise, ne burnundan. ne de ağzından giderdi. Hep ayazda inilir sanırdım trenlerden, biz sabaha karşı inermişiz oysa, sefer saatleri daha bilemediğim şeylerdi o sıra, küçükken sandığım her şey, hep olması gereken olduğu içinmiş de, kabullenmesi hep en kolayındanmış.Her yaz mahalledeki camiye Kuran öğrenmeye giderdik, ve ben ne özenirdim orada yaşayan çocuklara, hep eğlendiklerini düşünürdüm, oysa bizim oturduğumuz yer, daha eğlenceliymiş, şimdi fark ediyor olmam da ayrı tabi. Kuran kurslarından aklımda tek kalan, renkli mumlar yapıp, otrenin üzerine yapıştırmak,hahah renkli sümük gibiydiler oysa, ama nasıl keyifliydi. Kunut Duasını halen karıştırıyorum.

Neys.

Senaryo okumak ne kadar zor, beğendim çok, özelliklede çekimle ilgili yaptığın ön görülerini, kamera çekim alternatiflerini, kadının tırnaklarını, uğultulu sesin kesik, kesik gelip, boğuklaşmasını soldaki kül tablasını, nedense merdivenlerden ineceklerini düşünmüştüm, -ben merdivenlerden inen insanları severim dedim herhalde- hatırlamıyorum, neys en çok aradaki yorumlarını içtim.

Süperdi.


İtalik bir sopa arıyorum, bulanların en yakın çıkış kapısına gelmeleri rica olunur.

Sonuç olarak;

hepimiz,

bedenlere sıkıştırılmış hava gibiydik

ve parfümler,

kıyafetlerimizde bayatlıyordu.



Aramızda kalsın kovuğa yazasım var.
Şiirime burada son verirken, ne güzel iyi gecelerdi.

Hiç yorum yok: