asua, pek bir üsengec kendisi...

*

ha siktir lan.

neyse işte, Göksu üzgünken üç kapılı gardırobun yerini değiştirdiğinde mutlu olabiliyorsa, benim de mutlu olabileceğim yöntemler vardır dedim, ayaklarımı denize soktum, ne hayvanca bir yaklaşım ulan dedim, hayvanca tabi, ürkek bir hayvanım sonuçta, önce ayağımdan başlıyorum ürpermeye, sonra uyuyamadım, tv neden izleyemediğimi akşam bir daha anladım, çamaşırları astım, kitapları koliledim, sonra çıkarıp tozlarını aldım, bir daha koliledim, sonra yeni evimin getireceği mutluluğu düşledim, sarılma ihtiyacı yayılıyor o sıra bünyeye, çoraplarını çıkarıp gülüyorsun, geçiyor. Yeni evimde ıvır zıvır istemediğimi bir kez daha anladım, o kadar çok şey attım ki, hangi ara toplamışım bu kadar şeyi bilemedim. 

Ne de olsa ürkek bir hayvanım.

İş hayatının cazibesine kapılmadan, bitsin, gitsin istiyorum iş hayatı, bünyemde işe dair hiçbir şey olmasın, bünyemde güzel müzikler, iyi kitaplar, bol bol film, onca düş, Woody Allen, bir de erik kalsın istiyorum.

Hep bildiğimiz sıradan şeylerden işte, çok kafa yormayı gerektirmeyen türlerden, bugün güneş olmaması da iyi oldu sanki, akşama misafirim var, bir şişe de şarabım, güzel sohbetler.

Ne varsa dün akşam bitivermesi de ironik oldu.

.