21.08.2010




*

Günlerdir yazasım yok, günlerdir hiçbir şeyim yok esasen, dün bütün gün uyudum, uyandım, yuvarlandım, tekrar uyudum, uyanınca uykum kaçtı, ne yapacağımı bilemedim, ayran içtim, uykum geldi, ohh. Perşembe akşamı çok keyifliydi, belki de hiç beklemediğimden, belki de hiçbir şey beklemediğimden  de, daha bir güzel oluyor, beklentisizlik güzel bişi... Kocaman şişenin çoğunu ben içtim, çok konuştum lakin o daha çok konuşabiliyor sanırım, aklımda kalan kısmıyla Etrüksler den bahsettik, Rüzgar Güllerinin yüzde otuz veriminden, adam mühendis olunca sadece elde edebileceği verimle yetiniyor olması muhtemel bir şey değil mi? Oda tavanlarının yıldızlı olması gerektiğinden ben bahsettim, mırr mırrr, maovvv geçti günümüz, çokzeldi işte.... 


Bugün Edremit e uğradık, gelin teli, gelin kurdelası, gelin sandaleti, gelin saçı, gelinliklerle ilgilendik, Cumartesi günü nikah için pek çok şey konuştuk, salata yedik ve daha pek çok şey....

Ne kadar çok yarım kalan kitabım var, ne kadar çok dinlemek istediğim müzik, izlemek istediğim film var, Woody Allien ın filmini üç gündür izleyeceğim lakin elim gidiyorsa, aklım gitmiyor; aklım gidiyorsa, elim hep başka yerlerde, ben başka, sen başka gibi bir durum var her yerde... 

Yaban mersinini seviyoruz lakin mavi olanlarından istiyoruz... 

Aklımda hep  bir siluet, ters ışığa yakalanmış, görünmüyor ama hep orada, nasıl kurtulacağım ki, sevmiyorum bu hallerimi ama

 Şimdi banu,nazan,cemal,orhan mangal yakacaklar, demlenecekler,Göksu Ferhat ile buluşacak, İlknur um desen evde Tom ile, ben az sonra suratımda tuhaf bir gülümseme sanki uçacak gibi heyecanlıyım...

Bu akşam film izleyeceğim, kahve içeceğim, dondurma yiyeceğim, yarın sabah khvaltı etmeye bir ovaya gideceğiz, daha ne olsun ki? 

Bilemiyoruz.






.


.

Hiç yorum yok: