28.07.2010


*


tuhaf tuhaf olaylar birbirini kovalar, hiçbir şey yapasım yok, bunun yanında iş yoğunluğu beni benden alacak düzeylerde, o kaar kendimden geçiyor gibi yapıp, geçemiyorum ki, o kadar, bulutlar nasıl güzel bugün Assos ilerisine gitmek için ideal ölçülerde hava seyretmekte lakin ben gidememenin ağır hüznü ve burukluğuyla bu cümlelerimi uzatıyorum, daha ne olsun cicim?


eski kimyonlu cheddar peyniriyle, Syrah yahut Cabarnet Sauvignon nasıl uymlu, hem de nasıl....  canım çekti.

konuşuyoruz da bu Nikon cular, Canon cular muhabbetleri açıldı klasik, nasıl komik, nasıl komik dedim kendime hep de bu olayı kendisine Nikon cuyum diyen arkadaşlardan duyuyoruz filan sonunda şöyle bir şey çıktı Canon kullanan beyimizden "hiçbir zaman sonuca bakmayan, sadece ellerindekiyle övünen tipler bunlar" dedi. Hahah dağıldım, nasıl güzel bir tespitmiş o öyle, kendisini teprikledik, alnından öptük, beraber fotoğraf çekeceğimiz güzel günleri yad ettik, ve daha pek çok şey...


Akşam amcamlar bizdeydi, gece dörde kadar rakı, çerez, aile işleri ve para muhabbeti yaptık, sonra ben yattım, sanırım onlarda yattı, sabah kalkamadım, ve işe adımımı atmamla tuhaflıklar silsilesi döngüm başladı, ne zaman kırılacak bu olay bilemiyoruz da, bir an önce kırılması için çok mu müslüman olmak gerekli, yoksa yanında gereken pek çok şeyi bir arada paket halinde sunmuyorlar mı bize? 



Her seferinde de ıskalamak, yok canım dedirtecek, dudak ısırtacak cinsten yahu...




.


Hiç yorum yok: