1.07.2010



*

gerginim, uykusuzum, huysuzum, saçlarıma maşa yaptım hiçbir etkisi olmadı, düğüne gidecek gibi oturuyor olabilir yahut pembe bir fiyonk ile durumu şenlendirebilir ya da off...

Neyi beklediğimi bilmiyorum lakin tuhaflaştım, merakımı yenemeyecek olmam tamamen onu sömürüp, iliğini, kemiğini emmek istemem ile alakalı gibi. Ne çeşit bir hayvanım bilemiyorum. Canım buna mı sıkkın dersin? Sanmıyorum, memnun olamadığım pek çok şeyin yanında, şimdilik kafamı kurcalayan bu tuhaflıklar yüzünden bu halde olabilirim, tuhaflıklarımın öncelikleri var okuyucu, ona göre gerilip, genleşiyor, hayata karışıyor hatta zaman zaman soysuzlaşabiliyoruz. 

Göksu nun morali bok gibi, ama onu iyileştirecek tüm şifacı yanlarım uykusuz, uyuyorum sürekli, o yanıbaşımda nette birileriyle kavga ediyor, başarı notunu öğreniyor, ben ise sivrisinek beni hamlamadan güzel bir uykuya dalmanın ve sabahın mümkün olduğunca geç olması telaşı içinde uykuya dalmaya çalışıyorum. 


İlknur um kendini haberlerden soyutlayarak iyileşeceğini düşünüyor ben de bu duruma hak vererek kendisini destekliyorum, bir süre G. Amerika dan haber almasalar ailecek düzelebilirler ya da bilemiyorum, nereye kadar haber alamayacaklar ki zaten binlerce resim yapması lazım sergi açacağız, o kızdan güzel resimleri var, hem o kız da çok çirkin, İlknur böyle süfer bişi.... yani düşün nasıl sergisi olmasın. 

Burada yaşamak insanı mallaştırabiliyor, malistan da gibiyiz, off. 


Bektaş Köyüne yapmış olduğumuz fotoğraf gezisi biraz gazımı almaya yardımcı olmuş olsa da, bünyenin her boka gaz yapması daha çok faaliyete ihtiyacım olduğunun bir kanıtı mı ki? Cevabını ben biliyorum, siz de bir şeyler söyleyin de katılımlı bilog olsun çabaları içerisinde kendimi kaybedeceğim sanırım. 

Of, bitse de şu hayat kurtulsak artık yahu... Hep böyle monoton geçecekse çok sıkıcı.

Saçımda ki su dalgası, bölgeye özel bir hava kattı, sanırsın kamufle olmuş bir sürüngenim, pul pul.
.

Hiç yorum yok: