2.02.2010




*

senin de zamanı kaybettiğin oluyor mu bilog? Sabah tüm zamanlara ait yaşanmışlıkları yitirdiğimi gördüm, hayat insanı yanlış anlamaktan daha sonrasında da dikkatini verdiğinde daha da yanlış anlamandan ya da anlaşılmandan  
geçer, gider. Esasında hayat tüm yanlış anlamalarımızın tuhaf bir harmonisidir. Bunların hepsinin şıpsevdi sakızlarından çıkmadığını bilmek ise en rahatlatıcı tarafına bürünüveriyor. 

Beni anlayamadığın tek taraf sen diye inleyen hücre yapımın sensiz kalması, seni anlayamadığım taraf ise bunu böyle ne kadar sürdürebileceğine ait olduğunu düşündüğüm, tuhaf ve salapntılı ruh halime karşı olan tahammülsüzlüğün... Bu anlaşılır olmuş mudur sence bilog? Sanmıyoruz lakin ümitlerimizi suya bırakmadığımızdan da emin olmak istiyoruz. 

Gerçeğin olmadığı bir hayatta, korkularımdan arınmış film seti tadında bir hayat sürmek istiyorum, insan canı ne isterse yapsın ve kimse kimseye şunu şundan dolayı yaptım diye saçma bir açıklama da bulunmasın ya da yapılanlara anlamlar yüklemesin, bu anlam yükleme çabası tüm insanlığın sorunu canım. Tüm insanlık, kendisi de dahil yapılanlara bir anlam bulmaya çalışıyor,e böyle de olunca hayat dediğimiz saçmalık, daha da saçmalaşıyor. 

Kısaca nerede ve kiminle olduğunu umursamıyorum esasında tek umursadığım bana kalan yanın, sen de benim neler yaptığımı umursama sana kalan yanımla ilgilen, önemli olanı zaten bir birimize kalan yanımızın niteliği, gerisi saçmalık hahaha, bir süre sonra yaşadığın her şeyin kocaman bir saçmalıktan ibaret olduğunu, o çok önemsediğin insanların ne kadar paçavradan bozma -kıçımı dahi silemeyeceği m- bir beze dönüştükleri bariz önünde dururken, insan kendini bu kadar neden yıpratır ki, ah bu duygularımız, saçma ön yargılarımız, toplumun acayip normları ve yetiştirilme bütünümüz, ulan bi siktirin gidin be, bi siktirin gidin.... 

Hayat, inan bana umurumda değilsin bebeğim, ne bok halin varsa gör....

nokta


Hiç yorum yok: