3.02.2010



*

en saplantılı yanım, güzel gidiyorsa bir şey sürdürülebilir olmasına olan inancım sanırım, orada hata yapıyorum, güzel olan sürmez ki, sürmemelidir, bize öğretilenin dışına çıksan da, çıkmayanların kümesinin dışında kalırsın, hayat bi çare gibi, ama ne çare!  


Hayatın akışında ki rastgele gördüğüm pek çok şeyi önemsemediğimden karşımdakiyle aramda çıkan sürtüşmelerde, yıpranıyorum. Ne kadar çok bahanesi var insanoğlunun, hep bir bahane, hep bir tuhaflıklar silsilesi, sonrasında sana kalan zamanın tadından yenmeyen her yanı, sürdürülebilir tarım iyi bir şey, bir orman yaratmak gibi belki de, süregelen bir çaba ve bakmışsın üç nokta


Sabah, akşam Nouvelle Vague dinleyebilirim, nasıl hüzün baz, sakin bir ses tanrım, ruhumu yapılandırıyor. Yüzyılın acınası yalnızlık kokan filminde oturmuş bir sinema dolusu insanın üzerine yağan yağmur gibi bilog, yaz yağmuru olduğunu düşünüp de, dağılırcasına ağlayan yalnızlığım gibi belki de, ne tuhaf ironidir ki, kendimi böyle seviyorum. Sana yalvarırken ki hallerim geliyor, acınacak halime bir sigara daha üflüyorum, sonrasında geçiyor her bir şey, büyünce geçip, gidiyor olması ne şahane değil mi? 

Şimdi çantamın içinden çıkan ikisi bir arada kahve çok yakışıyor geceye ve damağıma, teşekkür ederim, bıraktığın koku için. Azıyla yetinebilen şahane insanlar için bir nefes daha çekiyorum ve kahvemi yudumluyorum, tüm imla hatalarım sokağın başında, umarsız bir o kadar denetimsiz. Evet sabahtan çok aşıktım   
lakin geçti, her güzel şeyin sonunda suratımın ortasına beklediğim ağır darbeli matkap etkisi yaratıyor yaşayamadığım huzurun, teşekkür  ederim. 

.




1 yorum:

şah dedi ki...

gözü ileride, gönlü geride olan kimse yol gidemez derler. bi de ömer hayyam var, der ki;
Bir geldi mi derin ölüm uykusu,
Biter bu dünyanın dedi-kodusu.
Ölenden bir haber bekler insanlar:
Ne söylesin? Bilmez ki ne olduğunu!