8.12.2009



hiaaa
günlerden ben

ne kadar ağır aksak şeyler oluyor. ne kadar karışıklık içinde bir tutarlılık anlatamam sana. The Prestige yeniden izledim, Cristian amcamızın konuşurken ki dudaklarına bakmaktan kendimi alamadım. Yuta, yuta. yut.

Şarap içmeyi özlemişim, film seti havası verilmiş, çalı altı deniz manzarasına karışan meltemi de, sonra anlayamadığım pek çok şey ve bu şeylerin içinde hiçbir şeynmiş gibi yükselen kilden heykeller. Canım arabayla gitmek istiyor, Eceabat yakınlarında ki Tuz Gölü ne misal, enfes bir koy vardı, orada olmak ya da olamayıp, saçmalamak ve gidemeyişlerimi hep sana yüklemek istiyorum.

Hazır senden bahsetmişken, kafası bu kadar karışık biri için yine de çok iyi idare ettiğimi bilmeni istedim.
Uykum geliyor, sonra gidiyor, tuzlu fıstık ve papazkarası bu gece iyi gidiyor. Biraz musuki, çevrimdışı dost sohbetleri, kekremsi bir yalnızlık da cabası, merak ettiğim şeyler var, neyse ki unutuyorum, neyse ki unutuyormuş gibi çok güzel yapıyorum.

Neyse ki işte öyle...


Hiç yorum yok: