31.08.2009





Tuhaf bir yorgunluğum var, eklemlerimden yatağa bağlanmış gibiyim. Bedensel yorgunluğumun dışında, ruhumda sade adu dinler bir tepkime var; sanırım tuhaf bir dinginlikle, eskilerden kalma bir his gibi; günümüze yakıştıramadığım tuhafımsı bir anlatımla şu an içine sıçtığım, ve cümleyi de bitiremeyeceğim, tuhaf bir obsesif kişilik özelliği göstermekteyim. Nihayet.



cidden hayatın manasızlığına gömüldüğümde, gömüldüğüm yerden çıkmak istemiyorum. İnsanların karmaşasına müdahil olmak, aksini gerçekleştiremediğin bir bütünde, çarklarının dönmesinde, senin de;
etinden, sütünden, derinden, zamanından, kafandan,r uhundan, enerjinden yararlanmalarına, açıkçası seni gasp etmelerine karşı çıkamıyorsan, nasıl yaşıyorum dersin ki?
Diyemiyorum zaten.

Ne tuhaf.


İnsan ne kadar küçük bir yaratık, ne kadar ziyan, hatta zavallı...
İnsan olmadığıma şükretmeliyim değil mi?
Şükür.


Balık tutan insanların ve top oynayan çocukların yanından geçerken ki tedirginliğim var. Ne salakça bir tedirginlik olduğunu, kafana yediğin topla anlaman da başka bir yakınmamın konusu olmalı. Şimdilerde top kafama çarpmadan yürüyorum, her an çarpacakmış gibi, gardımı alarak.

İhi
salağım.
mutluyum nokta

Sevgilimle durumumuz içler acısı bilog, sevişmek için doğu ekspresinin kalkış saatini bekler gibiyiz. Ekspres kalkar, ve yolculuk başlar. Maviliklerden geçersin, yan koltukta huzur, bir diğerinde şefkat, kapıda kahrolduğun onca şey bekleşir durur. Yine de en sevdiğim yolculuk tren yolculuğudur, uzundur ve kulağındaki ritmin bir gün boyunca gitmemesi bile huzur katar, islenmek istiyorum diye bağırmak istiyorum. Neyse ki şimdilerde bunların hiçbiri olmuyor, sen de rahatla, ben çok rahatım çünkü.

Phill Collins çalıyor, müzisyen değil de devlet bakanı olacak bir tipi var gibi, çok bürokratik buluyorum kendisini, iletirseniz bu önemsiz bilgiyi kendisi de sevinir.


Banum sanırım şu an yaylada, Nazom ise sevdiğiyle huzurludur. Sevgilim çay içiyor, ben de nasıl görünmek istediğime karar veremeyip, derilerimi soyuyorum, odanın her yerine DNA kodumu bıraktım. Heyecanlı olsa gerek.


Şişenin kapağı düştü uyuz oldum. Göksum, İzmit e gitti barınacak yerler arayacak kendisine, özlüyorum sıpayı.


Yeter şimdilik, film izleyeceğiz maaile...


.

Hiç yorum yok: