23.02.2009

163



Şu saate kadar Fyodor okuyabilmiş olmam az da olsa iyileşme yönünde büyük adımlar attığımın kendimce kanıtıdır. Diy miğ soru işreti.


Canım sıkkın nedenini bilmiyor gibi yapışım da kendi kendime bir takım saçma duygulara yenikliğim ve bunu kendime söylemeyişimden ileri geliyor olabilir, oysa buraya yazıyor oluşum tamamen meşrulaştırdığım bu durumu, yayınlayıp da okuduktan sonra bir yabancıya aidiyetlik kazandıracak olması gibi geçici bir süreç sağlayacak olması yoksa bal gibi biliyorum, nefret ettiğim birisinin esasen nefret de değil bu gereksiz bir canlının yamacımda olma ihtimalinin -e hali diyelim. Adı geçtiğinde bile tüylerim diken diken oluyor. Yapmacık şey, hani bilmesem neler düşünüp, nasıl hareket ettiğini ama neyse, çok da önemsemiyoruz, anlık sinir kasılmaları yaşatabilir, kaldı ki bu da mühim değil.






Fotoiz in Nisan da Ölüdeniz de fotoğraf kampı varmış, kulağa ve göze hitap edişi süfer şa'ane ötesi gibi duruyor.


Bugün o kadar çok uyudum ki, dün o kadar çok uyudum ki artık uyumak istemiyorum, uyuşuyorum sanki, uyudukça üzerime bulaşan bu hastalık geçemeyecekmiş gibi geliyor. Heroes da bölüm bırakmadım, Fyodor Fyodor Fyodor eminim yaşıyor olsaydı yeter be kuzum derdi. Çeviri yapan insalarla bir görüşmek isterim, nasıl bir egodur bu yahu? Çevirmen egosu, kendinden kattığı bir şeyle sanat adına büyük işler yapmış olmanın haklı gururunu kahve içerek demlendirmek de olabilir bu. Ay bilmiyorum.


Sürekli portakal suyu içtim, boğaza bi fıs, tok karına bir ilaç, sonra terleme sanatı, ılık duş, karın acıkması, tuhaf bir öksürük ve bitkinlik biraz uyku sonra yeniden aynıları, akşam sekizde ilacım var unutturma anne! Tüh bir şey olmaz yarım saatten, hem hap nereden bilecek anne, içiyorum işte. Ay sorun değil benim için, sen neden bağırıyorsun, görmüyor musun hastayım ve algılama düzeyim sıfırın altında don tuttu, uff. İki günü muhtemelen yatağımda, oturma odasında, mutfakta bu şekilde geçirdim. Bir üçüncü güne katlanamayacağım, hani sağlıklı olsam da böyle aylaklık yapsam mucize olurdu da, bu ne şimdi evimden soğudum sanki. Kubricklerin yarısında hep uykuya daldım, Fyodor mucizevi kurtarıcım, Heroes ise can sıkıntımın hepsini alıp götüren kahraman sivil örgütlenmesi gibiydi, bu zorlu hastalık günlerimde beni yalnız bırakmadığınız için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederken, bir süre görüşmesek de olur diyorum. Ya siz?



Sabah erkenden uyanacağım, salak hastahane görevlisinin yapamadığı provizyon işlerini halledeceğim, özel hastaneye gidiyorsun, acildeki doktor seni şöyle karşılıyor, eğer ateşiniz yoksa devlet tarafından ssk lı iseniz size bakamayacağız, baştan söyleyeyim, yooo özel sağlık sigortam var, e o zaman buyrun hemen kontrol edelim, e sağolun doktor. Yalnız eleman yok provizyon işlemlerinizi halledemeyeceğiz Pzt tekrar sizi getirmek durumundayız diye de bitiyor muayene, lan ben böyle .... diye saydırmak geliyor içimden, tutamıyorum.




cidden Nisan da kampa gitmeli; dey mi blog ne dersin?






Hiç yorum yok: