20.11.2008

112



Önümüzdeki üç yüzyıl .m.n.( sesli yahut ünlü harflerini yedim az önce ihi )adı duymak istemiyorum. Dördüncü yüzyılda ise yaşamayı düşünmüyorum. Şimdiki zamanla ilgili sorunlarım varken, gelecek zamanın yüzyılında ne işim var, beni bu hale getirenler düşünsün. Şaka nan bilog, yok öyle bir şey, o beni düşünsün ihi hi hi böyle gülmeyi de Dilekim den öğrendim, gayet zahmetsiz ve naif geldi, Nahif var Ziya, o tamamen seninle ilgili bir şey. Bizi ilgilendirmiyor. Sen nahif gül, cılız, cılız. Yapabileceklerimiz bununla sınırlı.



Çok şiir yazasım var, lakin alt alta sıralanınca olmuyor yahu; okuduğum kitaplardaki kahramanlarımı karıştırdım, aynı kafede oturtup, replikler verdim ellerine, oyalanıyorlar. Gerçi bunu hep yapıyoruz da, bir kahramanımızın adı kayıp, hafızada ki tıkanıklık nedeniyle, yaşın kemale erme durumu olsa gerek, ona Hakkı diyoruz, kafede somurtup, oturan tek kahramanımız oluveriyor, lakin onu böyle de seviyoruz, yazarının hatası; adını vermemiş satırlarında, bu isimle anılmak hoşuna gitmese de, isim bulmak gibi bir yoksunluğum var, çocuğum olursa adını Ayşe koymaksa şimdilerde en kolayı, o zaman düşünmek ise, geleceğe yapılmış yatırımlarımızla ilişkili, gerçi yapılan yatırımların olmaması bizi bu isme yönlendirmiştir. Çocuk sorunumuzun diğer yarısını üstlenecek beyefendiye de sormak adettendir. Değil mi Ziya?



Yaralısın kitabını okurken Nuri’lerden kafam bulanmıştı, gerçi kafamın bulanık olması normal ergen dönemlerdi lakin üzülecek Nuri çok olunca, kendini unutması insanın; ne bileyim bilog, başka bir yazının konusu olmalıydı.



“ona kötü bir şey olsun istedim

bana aşık olsun istedim”



dizeleri geldi şimdi aklıma, hahah. Gülümsemek gerek değil mi? Şaka süsü verilmiş cinayetler bunlar. Katili, hep uşağı gösteren, beyaz eldivenli filmlerden alıntılar bunlar, uslu durmuyor bazen aklım, filmler, kitaplar, mısralar, satırlar, hayaller aşure zamanı gelmiş gibi eve, karışıklığın; buğulu tadı siniyor gibi, melankoliye dökülüyor gibi, kovuğa dönüşüyor gibi bu satırlar, ao! Olmaz ki, her şeyi içimizde çoğaltırsak, Nuh Tufanında gemiye yetişemeyen, el sallayan, diğer teki gemide uzaklaşan, tek canlı ben olurum tabi; ühü. Ağlamaklı ve ayaz oldu birden, geçelim; günlerden Perşembe,



Passımla en güzel konuşmanın orta yerine teknoloji ayıbımız olarak girdi devreye, bağlantımızı kesiverdi. Uyuz oldum. Oysa uykuya hazırlıyordu beni, ihi. Şu paket heyecanı sardı beni yine.




Tüh Over and over a tutuldum, sağanak gibi bu ses, hızlandıkça kaçamayacağım, türden; intihar edilmeden önce oluşturulacak ikinci alternatifin ilklerinden; birinci alternatifi Bach kazandı, kendisini alkışlıyoruz. Tebrik ediyoruz, sarılıp, öpüyoruz ve yine kurtuluyoruz, ölümün mora çalan tuhaf renginden,




neler yazıyorum yarab, durdur beni,




ellerine ve kafasına söz geçiremeyen Asu’nun; ah Asu; negzel ismim kısaltması var, bak özlüyorum ya! Geceleri uyuyamamamın iyi yan etkileri, kötüye sarmaya başladı, ne yapmak lazım, adam gibi sekiz saat uyu, unutamıyorsan on altı saat uyu, gerisiyle insanlık idare eder, ben uyurken hiçbir şey olmaz bu dünyamız denen yere.




Olan hep iç kara sularımızda oluyor, suyun kaynağını bulamamak gibi bazen, evet bunu dedi; diyor. Kaynağını istiyor, memba suyunun, içimizde okyanusun tuzuna karışmış köpüklü dalgalar var, lakin onları da sever; denize kıyı olmuş bir memleketim ben. Hahah.




Sınırlarım dahilinde ol, sadece sen, ben, deniz, biraz da bulut, güneşte olur ısıtır dışımızı, içimiz konyak tazeliğinde zaten, gerisi, yanında uzanıp, açtığın iki kolun omuz başına mevzilenmek, sen hikayeler anlat bana, ben içimden güleyim sana, sen sonunu uzatıp seslen bana, ben içimden karşılık vereyim, hayatımın geri kalanında senli ve sesiz harflerimiz olsun, sessiz ve usul olsun, ürkütmemek gerek hayatı; kulağıma fısılda sadece yeter bana. Gerisi hep daha fazlası, insan işte; istiyor da istiyor.



Hep.


2 yorum:

anginapektoris dedi ki...

ruzgar olunmalı ve esılmelı ucsuz bucaksızlıkta... tek vucut olma hayallerıne gerek yok belkı de. (bunları kendıme de mı soyluyorum?)

ve cok soguk. usuyorum.

anginapektoris dedi ki...

şu son ortak arkadaşlarla ilgili olarak söyleyebileceğim en uygun şey sanırım çölde kutup ayısı durumu:-)

bahtsız bedevi:)