20.10.2008

70

Sonra hepimiz saklanmıştık, onu orada kaderine terk ettiğimizdeki mutluluğumuzu bir daha bulamadık. Ne diyorsun sen! Kötü çocuklar mıydınız, siz? Yok. İyiydik, iyi olmasına da, o an ona bir iyilik yapmıştık, bir de kendimize * - * heheh bu ne sefimli koalaymış. İsim babası ben değilim, ona Mustafa koala diyeceğiz bundan sonra.


Hani bazen sarhoş ve mutsuz olduğumu biliyorum, bazen değil de sürekli, kimseyi bunlarla meşgul etmeyecek kadar da, iyi yürekliydim aynı zamanda bencil değildim. E daha ne istiyorsun be! Onca mutluluk kahkahalarından payına düşenleri al, gerisi bana kalan son yudum votkadır, ötesi de sana söyleyemediğim onca şeyin yürüdüğü bulvar.



Ne kadar zaman geçmişti üzerinden kestiremiyordum ki, bir sigara daha yaktım, kesmedi bir sigara daha, insanların saçma cinsel eğilimli muhabbetlerine uzaktan tanıklık edip, ne kadar çok konuşuyorlar, beceremedikleri şeyler hakkında diye içimden geçirdim, mutsuzdum belki de yanında sarhoşluk piyangodan çıkmıştı, ama bu kadar yalnız olabileceğim şimdilerde benim dahil, kimsenin aklına gelmemişti.



Bir sigara daha yaktım, başladım mırıldanmaya, ne düşünsen, ne konuşsan, ne yapsan boş zamanların en iyi tarafı mırıldanmaktır dedim. Mırıl, mırıl evimin yolunu tuttum. İki bardak su içtim, üzerine biraz arkadaş sohbeti, platonik aşk muhabbeti, sorulardan sorular, şarkılardan şarkılar derken, gidiverdi.



İnan şimdi nasıl dönüyor başım, kendimi harap etmek için mi düşecektim yollara, istiyorum, evet bunu istiyorum da, gerekli miydi? Şimdi bilmiyorum.

Bilmek de istemiyorum, birkaç beylik söz patlıyor kafamda beylik tabancasından, ortalık kan revan beylik, ortalık yüzdüğün çamur, ortalık orta malı, herkesin kullandığı helaya girmek gibi bazı, değip de bulaşmasından korktuğun her şeyle donatılmış garaj helası.



Bu kadar zor mu be! Sana diyorum,

Aşk neyin kısaltması çözmüş mü o salak herif bilmiyorum da, bazı zaman kendinden nefret etmenin en bayat yolu, bunu öğrenememiş işte kısaltmalarla uğraşırken, kaldı ki ben aynı çukurda debelenen küçük bir domuz gibiyim, o kadar mutlu olduğum da söylenemez, hayati tehlikeyi atlatayım, yanındayım demek lazım demek ki, ne biçim arızalanıyorum, hahahah! Sen iyi misin sorularının cevabı hiç dürüstçe verilemiyor, korkuluyor, bazen de umursamaz içli haller takılını yor, bazen de böyle saçmalanıyor, bazen de olmadığınca umutla sarılıyor, ne haberi var onu boğan bu iki elden, ne de umurunda bu sıcaklıktan, oysa bilmediklerim sıralanmıştı, sahtekardım, olmadığınca hem de, bu saf duygular adamı fena sahtekar yapıyormuş, hem kendine hem de ona karşı, oysa bilmediği bir şey var, o kadar özlüyorum ki, o kadar anlamsızlaşıyor ki, özledikçe kaçmak istiyorum gibi, sevdikçe öldürmek istiyorum gibi, birazdan yağmur yağsa ölecekmişim gibi. Başkaları gibi düşünüp, başkaları gibi normal aşklar yaşayıp gebermek istiyorum, ama olmuyor işte, ne yapsam da, yapamıyorum. Olmadık bir adama tutulup, haberi olmadan peşinden peşi sıra sürükleniyoruz, nereye kadar sürüklerse, zamanı geldiğinde o bizi bilmeden de olsa silkeliyor zaten, oturuyoruz kıçımızın üzerine, bir an önce gelse de yağmurlar başlamadan otursak kıçımızın üzerine…



Bir sigara daha, içer misin bebeğim?

İçme sen pembe ciğerlerine yazık, sana bana yazık olur sonra kıyamayız.

Hiç yorum yok: