12.10.2008

50

Senin için o vapurdan bir daha atlarım.



Sahi mi!

Yok be, ne atlayacağım, soğuk hava; biraz ısınsın gör bak; senin için daha neler yapacağım.

*o*


Biri bana höt dese, o da sen olsan.. lalalala dudududm dum.

Yarabbi! Negzel şarkı sözleri bunlar, hepsini bildiğin gibi güzel kıçımdan uyduruyorum.

Ne kadar terpiyesiz insanım.

Dağıtırım ben, bu bilogu.



Bir şeyleri yaparken artık umursamadığımı fark ettim; hani umursadığımız dönemler, saçma zamanlara aitti; gerçi şimdi bir şey yaparken yanımda olmasını istediğim de kimse yok. Yok sandiviç yiyelim de, ağzımın kenarına bulaşan o ketçepı yala falan, bunlar eski romantikliklerden hahhah! Hani bunu isteyen kaç romantik kaldı günümüzde o da ayrı keza.



Bence romantizm böyle bişi, işin içine vahşetle karışık, sonradan düşünüldüğünde tiksinti hissi verecek şeyler olmalı, yoksa hayatının adamıyla romantizm falan yaşanmaz kardeşim. Yaşansa da onun adına başka bir şey denmeli Ne gibi, mesela bıyık. Bu tarz şeyler diyelim ki; bizim olsun. Hahah. Ulan .. hadi neyse.


Çok bulut yaptı meret! Kış soğuk geçecek.



Annem dedi ki “çok ayva var bu sene, soğuk geçecek yine kış” işte olmak istediğim insan şeysi, neysi; bilmiyorum da, havaya bakıp, yıl nasıl geçecek bilmem lazım. Kitap okuyarak olmuyor bu işler dostum bilog, iki adam olda annemi dinle bari, ben yokken. Hazır ananem de gelmişken, sebeplenelim insan olmak adına.



Yoksa, fotoğraf çekmekle bi bok olunmuyor diyim sana.

Hahaha! Düşün, biraz düşün; entel hatun ol, o zeka ne işine yarıyor.

Sana diyorum Asua!!!!!!



“entel ol, engelli olma”



Ruhunu özgür bırakmak, bir sonbahar akşamında, ağzının kenarında kalmış yemek artıklarıyla, karşındaki adamın anlattıklarına bilinçsizce gülebilmektir.


Kurtarın beni.


Hiç yorum yok: