11.10.2008

48

*

Tuhaf lakin huzurlu, değişik bir şeyler oluyor, fotoğraflarımın renkli halleri gibi, hepsi birbirinden güzel şeyler. Göksu özleniyor, Nazan özleniyor, Banu burun tütmesi yaşatıyor.


Güzel olan ne biliyor musun? Rüzgâr eserken, güneşin çıkması; işte güzel olan bence bu; delilikten bozma bir vizör hastalığım başladı, baktığım her yeri kare içerisine alıyorum. Çok komik zamanlar oluyor, hani eskiden de vardı da, karenin içine kadının göbeği girince, dedim ki; “Asu napıyon sen kızım?” “ Bi de bana” tabi diyecek hiçbir şeyim yok, vizörü başka tarafa çeviriyorum, kadın göbeğinden uzaklaşıyorum.


Yahu şu Çek Cumhuriyetine zeval vermesin tanrı falan, yerel içkilerini korusun bir ömür.


İş, güç hep bir saçmalık, Cumartesi, Pazar'ı hatta Pazartesi olmayan bir iş olsun, çok parası olmasın ama, fotoğraf için gerekli her şeyi karşılayabileceğim güce ihtiyacım var, yoksa geriye hiçbir şey kalmıyor günlük.


Bozcaada olayını kime anlatsam, Asua bizde gelelim, şöyle yapalım, hatta böyle de olsun, bana ne ya; siz kendinize başka bir yer bulun, benim hayalim üzerine hayal inşa etmeyin uf, istemiyorum. Belki bir kişi, o isterse eğer, şa'ane olur.


Adnan dedi ki ne yapacaksın Bozcaada'da kısa film işine girelim, sonra da evlenip, çoluk çocuk olayına girmem gerektiğine karar verdi hahahah!, sonra yine filmden bahsederken, Asua “gel bak biz bu işi yaparız” dedi. Hahaha!


Pazartesi onun filmlerini yollayacağım, unutturma bana bilogcum.


Birilerinin okuyup da hakkında fikir sahibi olması, tuhaf bir şey, kovukla ilgili bu tarz şeyler olmuyordu, ama şimdi defterime yazdığım gibi olmasa da, bilen biri okuduğunda, fikirlenebiliyor ne olup, bittiği hakkında; sonrası, gevezelik.


Sahi Cem'le görüştük, hahah! Şaşırtıcı olanı ise, şaşkın olmam. Hahaha! Adam dedi ki; bu film işinde para var, bütün kısa filmlerimi, uzun metraja çevireceğim. Biraz zamana ihtiyacım var, sadece. Sonra şunu izledim, böyle oldu. Bunu izledim, şahane durdu. Kur an'ın finalini bildiğimden okumamıştım, bilmem ne, bilmem ne, gevezelik sardı dört bir yanımızı, şaşırmam gereken, çok daha başka olaylar olmalı esasen, ama bugünlerde olmadığından, bunlara şaşırıyoruz işte.


İki insan arasında hem fikir olunan tek şey, beklenti olmadığında paylaşılan hazzın, tarifinin mümkün olmaması; zira bunu ne o, ne de başkası anlayamaz. Biri arızalanmaya başladığında, beklenti var demektir. Kötü bir şey bu bilog, unutma sakın.


Bulutları seviyorum, bulutlar da beni seviyor, bulut varken vizörler yağmurlu oluyor, ben hiç ıslanmıyorum. Şa'ane renkler çıkıyor, çok mutlu oluyorum.



Sıkıcı bir Cumartesi işte...







1 yorum:

canephora dedi ki...

orda olsam keşke yağmur yağarkende fotoraf çekebilsekde güneş açınca daha bi keyiflensek eve dönerken ne içsek die düşünsek sona o yuvalak akışkan çikolatalardan alsan bana ehehee uzaya kaçma planları yaparken aşık olduğumuz adamlara küfretsek bide aynı kuşaan çocukları olmadıımıza hayıflansak genede çoookkkk fazlasıyla eğlenmiş bitirsek günleri...sıpan seni çok özledi...(((=