3.10.2008

40





Bu çok içten olacak, vördü açışımdan bildim.


Dün gece kulüple karışık bir sersemlik vardı ya kafamda, sabah yazdıklarıma şöyle bir baktım da, ulan ne oldu akşam sahi dedim. Ve hafızamın nedense bir gün olsun beni yanıltmayıp, sarhoş dahi olsan her şeyi hatırlayabildiğine, şaşkınla karışık alışık bir ifadeyle bakakaldım. Nedense ben bugünlerde hep bir yerlerde -nedense hep aynı yerde- kalıyorum, kalakalıyorum, olduğum yere yığılmak istercesine...


Otuzuna gelmiş bir kadının en son yapacağı şey, tesadüfen gördüğü bir fotoğraftan, içine içine gülen bir adama asla aşık olmamak. Tamam diyelim ki, gördün ve beğenmek ya da ne bileyim uvvv şukela bu çocuk yahu demek gibi bir şey değil bu günlüğüm; buna biz kısaca tutulup kalma silsilesi diyoruz, çünkü olaylar silkelene silkelene silsilendi. Esasen etrafına duyurmadan güzel, güzel bak fotoğrafına, arada banuşuma sor diy mi? Çaktırmadan, filan ne bileyim, yetin işte; ne var ki bunca zamandan sonra başına dert açıyorsun. Hiçbir şey düşünemezken, karşı koyamayacağım bir dehlize bilerek atlamak gibi, korkmadan öyle akan suya hop burnuma kapatıp atlayıverdim. E salak Ağsucum, sen değil misin, hayatında kargaşa, karmaşa, spastiko halleri istemeyen, aşkın en güzellerini platonik yaşayan kadın sen değil miydin bunca zaman, ne gerek vardı değil mi şimdi onca saçma sapan duygu silsilesine, beynin şimşeklenmesine. Negzel gidiyor işte hayat, ne gerek var böyle şaane dediğin bir adama tutulup kalma sendromlarına. Değil mi canım bilogum.


yok öle bişi burada yazılanlar hayalimin hasatıdır.


Bazı zaman hayatına, hissettiklerine ters gelir yaşananlar, hani çok profesyonelce yaşayıp, eyvellah güzelim demeden önce, tutulduğunu anladığında ki kafa karışıklığı ve ne yapacam ulan ben karmaşası atlatılamadan, damarlarında sinsice bekleyen aşk hücrelerin çoktan iliğine kadar işlemiştir. Sen tepine dur, o damarında durduğu gibi durmayıp, kendince sana komplolar hazırlamaya başlamıştır. Elbet bir gün haberin olacaktır ama kurtulmam gerek ulan derken, birdenbire damarlarındaki aşkın booby tuzaklarına dolanmışsındır. Çünkü sever bünye bu kimyasal karmaşayı, hangi hormonu ne zaman salgılaması gerektiğini bilemeyen beyin komutları, yerli yersiz hormonlarla coşturur bedeni, bir şenlik havası, dahiliye uzmanları konuk sanatçılar, içerden şenlik havası, dışardan per perişan kırmızımsı kocaman gözleri olan bir salak. Napcam ulan ben ya! Diye bakar hatta baka kalır giden geminin ardından, atamaz kendini denize, dünya güzel, peh yalan, yok öle bişi. Atarım bak.


Fotodan içine gülen bir adama aşık, şaşkın bir kedi yavrusu kaybolmuştur, bulanların bir şey yapmasına gerek yoktur. Biraz kulüp rakı verin, hiç sesi de çıkmaz, güldürebilir de sizi.


Tehlike anında kırılacak cama da uzak bu aralar. En azından şu var dostum bilog, biliyorum çok içten oldu, sanki defterime yazıyorum, ağlama leyn. Hâlâ insanlık için umut var, bu adamı tanımak ve aşık olmak ooo şa'ane bir şeydi kuzum.


Hadi şerefe canım, öperim gözlerinden.









2 yorum:

SunGlazed dedi ki...

daha dun bitirdigim kitabin son cumleleri soyle diyor:
iliskinin gizemi kaybolunca bizim icin, ask da kaybolur. bu kadar basit. demek ki onemli olan ask degil, gizemin kendisi.ask baglantisi bizi gizemle temasa gecirmek icin yanlizca bir arac. balkide bizler, gizemin yakininda olmanin mutlulugu sursun diye arzuluyoruz askin surmesini. kipirtisiz durmak gizemin dogasina aykiri...biz kipirtisiz durunca ama onu bir anligina goruyoruz"
sanirim platonik askla o gizemli seyi susleyip ona baglaniyoruz ve bu cok agiz sulandirir, bagimlilik yaratir.. en azindan ben de. sen de de oyleymis. ama artik rahat da edelim.. birilerinin gizem dolu seyi olalim, agzimizi ne bicak ne zaman acsin ve ve bizi izleyenin kipirtisiz haline bir an olsun bakalim, onca haraketimiz icinde.. gulsun yuzun, kimse bilmesin niye..

:)

Asuman Unsal dedi ki...

hani o şarkıların prensesisin ya sen şimdi, hem de en güzel prensesi...

hani söylerken hissettiklerini, hissettiğimi düşünerken, şimdi bilmek...

negzel
:)(: