1.10.2008

33



*

Aman ya

Hiçbir şey yok işte.

Bunca zamandır tüm samimiyetime inanıp da, tüm iyi niyetime karşılık vermiş siz değerli insanlar, ne yalan söyleyeyim, yok öyle bir şey esasen. Bak şimdi dünyaya; baktın mı? Görüp, görebileceğin en kötü insan benim, şu an bilogunu okuduğun kişi, o yüzden ne gerek var, dünya iyisi şeylere, kendini mutlu hissetmelere, hahah!



Saçma.

Bir süre sana uğrarım, diğer yerler, kendinize iyi bakın efem, görüşemezsek; esenliklerle kalın.



Şimdi geç oldu bilogum, yarın görüşmek üzere. Evcil hayvanımmışsın gibi, bir sıcaklık var sende, bilmem farkında mısın?

Neyse, az biraz kitap okuyacaktım, okudum da ne okuduğumu unuttum. O kadar güzel geçiyor her şey. Oh. Şa’ane.



Asıl felaketin ne olduğunu halen daha bilmiyorum. Ölüysem, ölü; değilsem, diriyim. Cidden genzimin orada bir yer var, yanıyor sanırım, tüh grip kapıda. Hava, havaya benzemiyor ki, gözünü sevdiğim yaz, ne çabuk geçip, gidiyorsun. Tamam, çok sıcak olmana gerek yok da, üşütmeyecek sıcaklıklar ver bize ya rab. Kime diyorum ya!

Yarın yine saçma, sapan işler kovalayacağım. Şu an uyumuş olmamı çoktan geçtim, neredeyse uyanmış olmama geldim. Ne yapalım, saçlarımı öreyim bari. Uyanmaya hazır olurlar, en azından. İnsanın saçı gibisi yok, hele ki söz dinleyip de dökülmüyorlarsa, değmeyin insanoğlunun keyfine.



Bugün sayıkladım, bir rüya.

Yeni kitabımın adı, çalıntı olduğu belli olmasın diye, boyadık.



Güzel bir çiçek kokuyorum ama ne olduğunu bilemiyorum, ama çok güzel bir çiçek, eminim kendisi de görse beni kıskanırdı, bahar gibiyim, yeşillenip, çiçek açıyorum. Biri gelip, koparana kadar, sonra demet, demet çiçek; saksı içi, o da güzel de, camın kenarına denk düşersen, yoksa salonda acayip bir yerde çiçek olmaya dayanamam.

Koparmayın beni, üzerime basabilirsiniz.



.


Hiç yorum yok: