6.11.2009




*

Çiftetelli oynamayı seven bu kadar çok erkekle daha önceden karşılaşmamış olmam esasen Balıkesirli olmadığımı göstermez, inan ben de çok şaşkınım, ne kadar çok oynamayı seviyorlarmış. Hahha, çok komikler.

Kendimi işime öyle bir kaptırmışım ki, her gün başka bir şeyler olsa da, yine de geçici bir sürecin içinde dönüp, durmak, bataklıkta debelenmekle eş değer oluyor. Çırpındıkça batacağım başka bir bataklıkta, hamam böceği olmak isterdim.

Dedemler bugün Ankara dan geliyorlar, annem taşınmaktan bahsediyor, babam telefonun neden bozuk olduğuyla daha çok ilgili, arabam susuyor, topuklu ayakkabılar can yakıcı birer el bombasına dönüşebiliyor ve ben bir mayına basmak için neler vermezdim ki diyorum, Mehmet Yalçın ın yanına gidiyor; telefon numarasını feyspuktan buluyoruz, adamlar hala çiftetelli oynuyor, ben neyi özlediğimi bile unutuyorum, çünkü hava çok güzel, Assos da kıyıda ki salaş restoranımızda, dalgaların sesine karışabileceğimden de güzel, başım omzunda nefes almaktan bile daha güzel, çünkü bunlar orada daha da güzel hepsi hepsi esasen seninle güzel lakin kendimle de güzel olduğunu biliyorum zaten, Cihan arıyor, iki gündür ulaşamıyordum, anlatıyor, anlatıyor, seviyorum onu, bir de kendini rahat bırakabilse, her şey daha güzel olacak.

Şimdilik, astalavista bebeğim.



.

Hiç yorum yok: