19.11.2008

110


Uf.

Uyku yok, evet Passı m bu konuyu halletmeli, olmadı sınır aşıp, çöle gelmeli yanında kavrulmalı, aklımda kaldı, postada gelse başka bir şey isteyecek değil gibi görünürken, şimdi çölde kavrulmak da dahil edildi isteklerin köşesine…



Neyse efem, ailecek dökülen saçlarımıza Banuşumun çam terebentin formülü pek iyi geldi, değil mi Ziya? O bile memnun düşün, ki kendisi doğuştan kel bir arkadaş, ama kafa derisi kuruluğuna bire bir diyor, tamamen sallıyorum. Ailecek kendisini öpüyoruz, sonra ben aile locasını terk edip, kendisini bir iki sarılıp, sarmalıyor, kündeye yatırıp, ısırıp, kaçıyoruz. Lakin Rapunzel olma hayallerimiz yok, ama fena da olmazdı, bir kuleden sarkıttığım saçlarıma Cihan yapışsa, çıksa çatı katına, heheh.




Negzel olurdu yahu, değil mi bilog?



Bütün gece kendisine şarkılar mırıldanıp, kırlarda yüzerdik, olmadı papatyalardan taç yaptığı başımı omzuna koyar, dalgalar eşliğinde Bach dinlerdik, saçlarımı okşar, okşar, sonra da çekerdi belki, gülerdik; ama ben biraz kızardım. Sen de kız Ziya, sen de bilog; sonra severiz. Hihihihi.



Negzel insansın, teşekkür ederiz, güzel sohbetiniz için efem. Uzun zamandır, meraksızlığım yerini değişik bir meraka bırakıyor, içinden geçiremediğimiz masalların güzel tınıları geliyor kulaklarımıza, karışıyor belki gece uyuyamamalarıma;



son yolcusu o eski zamanların
sana yazmış özlem dolu mektubu
tek derdi güzel sonları masalların
gözyaşları doldurmuş giderken boşluğu

en çok beni severmiş o

beni aramış gözleri giderken
en çok beni severmiş o
beni aramış gözleri

kalbinde belirsiz bir yolun kuşkusu
titrek sesinde umutların avuntusu
bir mendil eski bir resim bulduğum
tahta masasında bilmeden unuttuğu


2 yorum:

anginapektoris dedi ki...

derin derin okuyabilmek için gozumu acar acmaz gordugum bu yaziyi beklettim kahvalti ve dumanı üzerinde kahvemi sonrasina...İnsan sevdiklerine liman olabilmeyi, onların fırtınalı denizlerde yelken açma mücadelesini desteklemeyi, istediklerin de o limana geri dönüşünü beklemeyi bilmeli.

Senin limanın her zaman hazır, bekleyenin her zaman nazır.:)

Tek ki sen kendi meçhulünün -belki kader belki varoluş bekli de ikisi-teğetlerini, kirişlerini, çatısını kur.

Özlediğimde kulaklarımda, dinlediğimiz müziklerin, seyrettiğimiz filmlerin, biri birimizi eğitmemizin sedası var.

Nefis terbiye oldukça

Elbet gönüllerde bir gün sabah olur.

Enseyi karartma

:=)

Asuman Unsal dedi ki...

mihihi

*o*

ay ne diyeceğimi, ne düşüneceğimi
şaşkın zamanlar gibi, negzel çıktınız birden karşıma moncher, lakin bekliyorduk da ani mi oldu nedir, bir şaşkınlık vuku buldu hücrelerimizde, sizinle konuşmak çok keyifli moncher,

ne güzel bir sürprizsiniz mihihi