17.11.2008

108



Saat epeyce olmuş, zira bir iş için mesai saatlerini zorlayıcı zamanlar bunlar bilog; lakin bizim mesai saatlerimiz bildiğin zamana göre ayarlanmıyor.


Neyse, bugünlerde okumaya olan açlığımı, susuzluğumu abartarak yaşatıyor gibi bir hal içerisindeyim, zira okumadan, fotoğraf çekmeden duramam lakin bu bildiğin ve gördüğün durumlar gibi değil bilog; neyse gecelerime düşen Chuck Palahniuk ağabeyimize selamlar edip, el sallıyoruz.

Gece kararlaştırdığımız saatlerde buluşup, uykusuzluğumuzu tazeliyoruz, yeni kahveler, yeni satırlar, pencerelerden düşen benler, yanıma uzanan senler, daha neler, neler; abd den hazzetmem lakin, bazen sevdiğimiz mısraları yazan adamlar çıkartıyor ya, yüce marduk yaklaşıyor gibi geliyor bana, hahahah


Saçmalama potansiyelim yüksek, okumayabilirsin kuzum, eminim yapacak çok daha iyi şeylerin vardır, hehe yoksa bu kafası karışmış canımız arkadaşımız, Asua'nın dışa vurumculuğunu okuyup da, kelimelere pelesenk olan onca safsatanın arsında ne işin var değil mi kuzucum.



Neyse, geçemeyeceğim bir iki şey var; zira not düşeyim günlüğüme; Cihan ile konuşmak artık daha da keyifli, beni mutlu ediyor, fotoğraf çekmek özellikle Sicilya'lı bir kuzeniniz var ise daha da keyifli olabiliyor, Assos'da Bach dinlemek çok keyifli olabilir, ve tanrı musikiyi yarattı ya, sırf bizler için bilogum, yoksa ne yapardık, musikisiz, kitapsız, fotoğrafsız; hayat geçmezdi yahu? Cidden geçmezdi, bak. Farid Farjad dinliyorum, kapıma biri dikildi, elimi sıktı ve ne kadar güzel bir musiki dedi; baktım şöyle; yeniden sana döndüm, ne diyebilirim ki; neyse ki gitti.


Ben çıkıyorum günlük, seni severek ve sakinleşerek. Neyse ki satırlar hayat veriyor sana, bana; bizde anlatıyoruz kalabalığımızı, sadeleştirerek sana, bana; yoksa ne gerek var onca şeye değil mi, cicim.


Moahh, çınlasın kulakların. Hehehhe

Seni anıyorum.




Hiç yorum yok: